HABER MERKEZİ- Failler ve kayıplar bulunmadan Meriç Nehri dosyasının kapatılmasına itiraz başvurusu yapan avukatlardan Ahmet Baran Çelik, “Bu klasik devlet refleksini gösteriyor” diyerek devletin askerini koruduğunu söyledi.
Edirne’den Yunanistan’a geçtikten sonra yakalanan ve 23 Ağustos’ta Türkiye’ye iade edilmelerinin ardından jandarma komutanın emriyle Meriç Nehri’ne atılan 45 sığınmacı ile ilgili açılan soruşturmada, tanık ve askerlerin ifadeleri dahi alınmadan takipsizlik kararı verildi. Nehre atılan sığınmacıların akıbetleri hakkında henüz bir bilgi edinilemezken, olayın mağduru ve tanıklarının Edirne ve Uzunköprü Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptıkları şikayet sonucunda iki soruşturma başlatıldı. Soruşturmaya rağmen sığınmacıların nehre atıldığı bölgeden sorumlu olan 2’nci Hudut Taburu’nun Saçlımüsellim Karakolu’ndaki komutan ve askerler soruşturulmadı. Yanı sıra dosyada yer alan iki mağdurun ifadesine de başvurulmadan dosya kapatıldı.
Dosyanın avukatlarından Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Ahmet Baran Çelik, devletin askerini koruduğunu ve olayın üzerini örtbas ettiğini söyledi.
SONUÇ ÇIKMADI
Şimdiye kadar olayın tanığı 6 kişiye ulaştıklarını, dosyada yer alan 4 kişiden 2’sinin mağdur sıfatıyla ifade verdiğini, 2 kişinin korktuğu için ifade vermekten vazgeçtiğini belirten Çelik, iki kişinin ise dosyada hiç yer almadığını söyledi. Çelik, “Cumhuriyet Başsavcısı’yla yaptığımız görüşmelerde olaya hassas yaklaştıklarını ve detaylı bir araştırma yapacaklarını söylemişlerdi. Ancak aradan geçen zaman içerisinde hiçbir gelişme olmadı. Savcıyla yaptığımız görüşmelerde daha çok Edirne Valiliği’nin soruşturması beklendiği bize aktarıldı. Fakat ne bir sonuç ne de bir dönüş alabildik” dedi.
DOSYALARA TAKİPSİZLİK
Soruşturma savcısıyla 3 hafta önce konuştuklarına dikkat çeken Çelik, görüşmeden sonra her iki dosya için de “somut delil bulunamadı” gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiğini aktardı. Sığınmacıların nehre atıldığı yerin tespit edilmesine rağmen detaylı olarak araştırılmadığını dile getiren Çelik, “Savcılık, iddiaların gerçekliğini ortaya çıkarmakla yükümlüdür. Burada 4 müvekkil şikayette bulundu. Bunlardan ikisinin ifadesi alındı. İfadesi alınan kişilerde savcılığın çağırmasıyla ifadeleri alınmadı. Kendimiz adliyeye gidip ifadelerinin almasını zorladık” ifadelerini kullandı.
SORUMLU KARAKOL BELLİ
Toplamda 45 mağdurun olduğunu ve bunların tespit edilip ifadelerinin alınması gerektiğinin altını çizen Çelik, “Burada yer tespiti yapıldı ve o bölgeden sorumlu olan karakol tespit edildi. O karakolda çalışan, görevli olan askerler belli. Bu kişilerin ifadesi alınması gerekiyordu. Bu kişiler için müvekkillere bir teşhis işlemi yapması gerekirdi. Olayda yer alan, eylemi gerçekleştiren askerleri tek tek tespit etmesi için işlem yapması gerekirdi. Fakat bu iki işlem de yapılmadı” dedi.
ASKER KORUNUYOR
Savcılığın askeri birimlere yazı yazdığını belirten Çelik, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Savcılık yazısında olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini soruyor. Askeri birim söz konusu olayın gerçekleşmediğine ilişkin bir cevap veriyor. Savcılık bunun üzerinden dosyaya takipsizlik kararı veriyor. Bu şuna benziyor; Bir cinayet işleniyor ve savcı cinayet şüphelisine ‘siz mi yaptınız’ diye soruyor. Cinayet şüphelisi ise ‘hayır, yapmadım’ diyor. Bu cevaptan sonra hiçbir şey soruşturulmadan dosyayı kapatıyor.”
Sığınmacıların dosyalarında cezasızlık politikasının hakim olduğuna dikkati çeken Çelik, “Başından beri böyle bir korkumuzun olduğunu söylüyorduk ve çok geçmeden bu gerçekleşti” dedi. Çelik, kararın ise kendilerini şaşırtmadığını söyledi.
KLASİK DEVLET REFLEKSİ
Söz konusu olayda bir kişinin vurularak, nehre atıldığına ilişkin iddiaların da olduğuna işaret eden Çelik, “Yaptığımız görüşmelerde buna ilişkin beyanlar aldık. Savcılıktan beklediğimiz, normal bir soruşturmada bu iddianın araştırılması gerekirdi. Bu iddiada bulunanların dinlenilmesi gerekirdi ama dinlenmedi. Buda bize dosyayı kapatmak istediklerini gösteriyor. Suçluyu koruduklarını gösteriyor. Bu bize yine klasik devlet refleksini gösteriyor. Böylesi bir durumda devlet itibarını, kamu gücü itibarını ve kolluğu korumak istediğini gösteriyor” diye belirtti.
DOSYA ÖRTBAS EDİLİYOR
Bu durum Türkiye için yeni bir durum olmadığını söyleyen Çelik, “Hala haber alınamayan ve bizim bildiğimiz iki kişi var. Bu olayda kimin hayatını kaybettiğini bilmiyoruz. Ayrıca kaç kişinin hayatını kaybettiğini de bilmiyoruz. En az 5 kişinin hayatını kaybettiğini biliyoruz. Savcının bunları ortaya çıkarmaktan çok uzak olduğunu ve dosyanın üstünü örtmeye çalıştığını düşünüyoruz” tepkisinde bulundu.
KARARA İTİRAZ
Her iki dosyanın da “somut delil bulunamadı” şeklinde yorum getirilerek, kapatıldığını hatırlatan Çelik, “Burada kötü bir niyet var. Bu takipsizliğe karşı Sulh Ceza Hakimliği’ne itirazlarımızı yaptık. İtirazların henüz bir sonucu gelmiş değil. İtirazlar ret edilirse, işin açıkçası dosyaların takipsizlik kararı kesinleşmiş olacak. Ancak bu burada kalmayacak. İlgili üst mahkemelere de başvuru yapacağız” dedi. (MA / Mehmet Aslan)