HABER MERKEZİ- DHKP-C yöneticisi olduğu gerekçesiyle İçişleri Bakanlığının arananlar listesinde ‘turuncu’ kategoride yer alan ve Lübnan’dan kaçırıldıktan sonra 6 ay boyunca işkence gördüğünü söyleyen Ayten Öztürk’ün yargılandığı davada karar çıkmadı.
İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinde ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanan Öztürk’ün tutukluluk halinin devamına ve bir sonraki duruşmanın 19 Mart’ta görülmesine karar verildi. Mahkeme başkanı ve bir üye tutukluluk halinin devamı yönünde oy kullanırken bir diğer üye Öztürk’ün tahliyesi yönünde oy kullandı.
TÜRKİYE’YE GETİRİLDİKTEN SONRA 6 AY BİLİNMEYEN BİR YERDE İŞKENCE GÖRDÜ
2008 yılında İstanbul’un Okmeydanı semtinde bir çocuk istismarcısının linç edilmesi nedeniyle açılan davada ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen Öztürk, gözaltına alındıktan sonra üstünde sahte pasaport bulunduğu gerekçesiyle tutuklanmış ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmıştı.
Öztürk, duruşmadaki ifadesinde ‘İddianamede ve mütalaada benim cezalandırmamı gerektirecek bir delil bulunmamaktadır. Mesut Pekgöz isimli sanık isim bile vermeden bir kadının varlığından bahsetmektedir. Burak isimli sanık da benim derneğe gidip geldiğimi söylemiştir. Ben zaten STK’lara gidip geldiğim için bu derneğe gitmiş olabilirim. Bu deliller benim böyle bir suçu işlediğimi göstermez. Kaçırılarak 6 ay gözaltında tutuldum. Uğradığım işkencenin soruşturması dahi yapılmadı. Ben cezaevinde tutulmamın sebebini işkence izlerini ört bas etmek olduğu kanaatindeyim. Ben ilk ifade verdiğimde serbest bırakılmıştım. O günden bu yana delil durumunda değişiklik olmamıştır. Tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum.’ dedi.
‘HER NE KADAR YASAL HAKKI OLSA DA KOLLUKTA İFADE VERMEYİ REDDETTİ’
Independent Türkçe’de yer alan habere göre Ayten Öztürk, “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “öldürmeye azmettirme” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. Öztürk hakkında hazırlanan iddianamede yöneltilen suçlamalar arasında ‘DHKP/C’ye müzahir İnternet Siteleri ve Sosyal Medya Hesaplarınca Sahiplenilmesi, Gözaltı süresince Açlık Grevi Yapması ve ‘Her ne kadar Yasal Bir Hak Olsa Da’ Bu Tür Sol Görüşlü Terör Örgütü Mensuplarınca Çoğunlukla Yapılan Kollukta İfade Vermeyi Reddetmesi, Başkasına Ait Pasaport Kullanması, Yabancı Bir Ülkede Yaşadığına Karine Teşkil Eden Yabancı Paraların Yakalama Anında Üzerinden Çıkması, Üzerinde Şahsına Ait Kimlik Belgesi Taşımaması’ da var.