İSTANBUL- ’68 Hareketi’nin 50.yılında Partizan’ın düzenlemiş olduğu “68 Devrimci Hareketi, 71 Devrimci Kopuşu ve Kaypakkaya” konulu iki günlük sempozyumun ilk günü tamamlandı. İlk oturum Fikret Başkaya, Şaban İba, Temel Demirer ve Nihat Konak’ın konuşmasıyla başlarken, ikinci oturum gençlik örgütlerinin söz almasıyla devam etti.
Devrim ve komünizm mücadelesinde ölümsüzleşenler anısına bir dakikalık saygı duruşuyla başlayan sempozyum, açılış konuşmasıyla devam etti. Kitlenin selamlanmasıyla başlayan açılış konuşmasında, “bizler ‘68’in başkaldırı ruhunu ve ’71 kopuşunun devrimci-stratejik yönelimini yeniden kuşanmak zorundayız” diye ifade edildi.
Sibel Özbudun’un moderatör olduğu ilk oturumda, sözü ilk olarak Fikret Başkaya aldı. Sözlerine 68’e gelmeden ve 68’i yaratan toplumsal ve ulusal kurtuluş mücadelelerine değinerek başlayan Başkaya, “68 ayaklanması sadece öğrenci ayaklanması değil Fransa’nın en büyük işçi ayaklanması, sadece akademik talepler değil, üniversiteyi aşan taleplerdi” dedi.
İtalya ve Almanya üniversitelerindeki ayaklanmaları aktaran Başkaya Fransa’daki öğrenci hareketinin kapsayıcı olduğunu ifade etti. 68’in öncesinde ve sonrasında da üniversitelerin birer gericilik yuvası olduğunu, eleştirel düşüncenin orada yaşatılmasına izin verilmeyeceğinin altını çizen Başkaya 68 hareketinin sınıfsal bir harekete dönüştüğünü belirtti. Öğrenci hareketlerinin dünyada bir sosyal krize neden olduğunun altını çizen Fikret Başkaya, “Kaypakkaya Fransa’dan etkilenmiştir” diyerek sözlerine son verdi.
Başkaya’nın ardından söz alan Şaban İba, 68 hareketinin artık tarihsel bir olgu olarak ele almak gerektiğini vurguladı. Türkiye 68 hareketinin dünya ülkelerinden farklı olduğunu belirten İba, “Türkiye 68 hareketi farklıdır çünkü düzeni kökten değiştirmeye ve düzeni yıkmaya yönelmiştir” dedi. 68-71 yıllarının devrimci atılım dönemi olduğunun altını çizen İba, 60’lı yılların emperyalist-kapitalist sistem açısından bunalım dönemi olduğunu ifade etti.
Dünyada yaşanan bağımsızlık ve özgürlük mücadelelerinin Türkiye’yi de etkilediğini vurgulayan İba, yükselen öğrenci hareketinin işçi hareketini, DİSK’i ve bağımsız sendikacılığı doğurduğunu belirtti. “15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’ni 68’in dönüm noktasıdır” diyen İba, yükselen sınıf mücadelesinin gençlik hareketini etkilediğini önemle vurguladı. Kaypakkaya’yı sadece kahramanlıkla anmamak gerekir diyen İba sözlerine; “Bozkırı THKO tutuşturdu, THKP-C Kızıldere’de devam ettirdi ve TKP/ML sürdürdü. Gerçek ‘68 Deniz Gezmiş’in idam sehpasında haykırdığı sloganlardır” diye son verdi.
Şaban İba’nın ardından söz alan Temel Demirer, konuşmasına devrimci tutsakları selamlayarak başladı. “68 Hareketi’ni 71 silahlı baş kaldırışını sahiplenenlerden birisiyim” diyen Demirer, 68 hareketini ve 71 devrimci çıkışının neoliberal, postmodern bakış açısıyla algılanamayacağını, 68 hareketinin, Vietnam’dan, Küba’dan en önemlisi de Çin Büyük Proleter Kültür Devrimi’nden etkilendiğini belirtti. Türkiye 68 hareketinin diğer ülkelerden farklı olarak, siyasetin değil silahın nasıl örgütleneceğini öğrettiğini vurgulayan Temirer Kaypakkaya’ya dair fikirlerini şöyle belirtti; “Kaypakkaya dünya devrimci hareketinin değerleri ve Maoist kültürün ürünüdür. Kaypakkaya dönemi içinde kimsenin yapamadığını yaptı, resmi ideolojiyle hesaplaştı. Kaypakkaya’nın en önemli özelliklerinden birisi ulusal soruna dair olan bakış açısıdır. Halkların kardeşliği liberal bir söylem demiştir. Önce halkların eşitliğini vurgulamıştır. Bir diğer önemli özelliği parti teorisi ve kadro politikasıdır. Kaypakkaya’dan bize kalan partidir. Kadro politikası ateşi harlayan gaz yağı politikasıdır. Devrimin güncelliğidir Kaypakkaya”
Son olarak yapılan sunumda Partizan adına söz alan Nihat Konak, Kruşçev çizgisinin ulusal, sosyal kurtuluş mücadelelerini kucaklayamayacağını ifade ederek Kruşçev çizgisinin barış içinde yaşama, birarada yaşama yaklaşımlarının revizyonist çizgiyi ifade ettiğinin altını çizdi. Bu ulusal ve sosyal kurtuluş mücadelelerini Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin temsil ettiği devrimci çizginin kucaklayabileceğini belirten Konak, BPKD’nin devrim içinde devrim yaşadığını vurguladı. 68 hareketinin kendiliğindenci bir hareket olduğunu o yüzden devrime ulaşamadığını, önderlikten yoksun olduğunu, ne kadar güçlü olursa olsun sonuç alıcı olmayacağını ifade ederken, bir karargaha bir partiye ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi.
71 devrimci çıkışının reformizmi tarumar ettiğini fakat ortaya çıkan fırsatların siyasi iktidara yönetilememesi, iki klikten birine yedeklenmesinin 71 devrimci çıkışını kırdığını vurgulayan Konak sözlerini “İbrahim aynı zamanda uluslararası planda bir kampın, Maoizm’in BPKD’nin safındadır. İbrahim aynı zamanda bir tarih bilinci ve yazımıdır” diyerek sonlandırdı.
GENÇLİK OTURUMUNDA ORTAK MÜCADELE VURGUSU
Sempozyumun ilk oturumunun ardından SGDF, SÖG, YDG ve Dev-Güç’ün katıldığı gençlik oturumu verilen aranın ardından başladı.
Gençlik örgütlerinde ilk olarak sözü Yeni Demokratik Gençlik(YDG) aldı. Sözlerine sempozyumda kendilerine söz verdiği için Partizan’a teşekkür ederek başlayan YDG temsilcisi 68’in zoru esas aldığını belirtti. 68’in yıkıcı gücünün ve 71 devrimci çıkışının, devrimci mücadeleyi düzeniçilikten, reformizmden kopardığını belirten YDG temsilcisi 68’in devrimci bir meydan okuyuş olduğunun altını çizdi. Kaypakkaya’nın kopuş içinde kopuş yarattığını ifade eden YDG temsilcisi sözlerini “Kaypakkaya başta devletin resmi ideolojisi olan Kemalizm’e vurarak kendisini 71 devrimci kopuşunun bir adım ötesine taşımıştır. İbrahim MLM’nin Türkiye’deki öncüsü ve kendi pratiğiyle ülkedeki izdüşümüdür” diyerek bitirdi.
YDG’nin ardından söz alan Sosyalist Öğrenci Hareketi(SÖH), sözlerine 68 hareketi bir başkaldırıydı diyerek başladı. Devrimci 68 öğrenci hareketlerini, 71 kopuşunun öncüsü olarak nitelendirdiklerini ifade eden SÖH temsilcisi “71 devrimci kopuşu reformizme, legalizme karşı bir cevaptır. 68 öğrenci hareketi, öğrencilerin taleplerini aşmış, sınıfın öncülüğünü yapmıştır” dedi. Kaypakkaya’nın ulusal soruna getirdiği yorumlar, Arşimet’in suyun kaldırma kuvvetini keşfetmesiyle eşdeğerdir diyen SÖH temsilcisi “İbrahim’i Mahir ve Deniz’den ayıran yaklaşımlara karşıyız ama aynı zamanda aynılaştırılamaz” sözleriyle sunumunu sonlandırdı.
SÖH’ün ardından söz alan Gençliğin Devrimci Güçleri(Dev-Güç) sözlerine devrim şehitlerini anarak başladı. 68 ve 71 hareketini aceleci deneyimler olarak nitelendiren Dev-Güç temsilcisi konulara eleştirel yaklaşacaklarını ifade etti. 68 ruhunun 80 darbesinde yenildiğini, birleşik mücadele ruhunu gerçekleştiremediğini vurgulayan Dev-Güç temsilcisi Rojava deneyiminden yola çıkarak gençliğin ihtiyacı olan birleşik mücadele ruhunun altını çizdi.
Dev-Güç’ün ardından söz alan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu(SGDF) temsilcisi, 68 isyancı ruhunu günümüze aktarmaya devam edeceğini ifade ederek sözlerine başladı. 68’in 50.yılında hareketin önemini buradan kavramak gerektiğini, nesilden nesile sürecek bir direniş geleneği olduğunu ve bu direnişi yaratan devrimcilerin var olacağını vurguladı. Birleşik mücadele ruhunun bu topraklarda öneminin her geçen gün daha da anlaşılır hale geldiğinin altını çizen SGDF temsilcisi, birleşik mücadeleyi Kürt Özgürlük Hareketi ve devrimci hareketin ortak noktada buluşması olarak tariflediklerini belirtti.
Gençlik örgütlerinin sunumlarının ardından geçilen soru-cevap bölümüyle birlikte Partizan’ın düzenlemiş olduğu “68 Devrimci Hareketi, 71 Devrimci Kopuşu ve Kaypakkaya” sempozyumunun ilk günü tamamlandı.