HABER MERKEZİ- Hapishanelerde oluşturulan İdare ve Gözlem Kurulu’nun, 2 yıl 3 ayda en az 138 tutsağın tahliyesini “iyi halli” olmadığı gerekçesiyle engellediği belirtildi.
Hapishanelerde uygulanan devlet politikaları sonucu tutsaklar birçok haklarından mahrum bırakılıyor. Tutsakların tahliyeleri keyfi sebeplerle engelleniyor. İşkence, baskı, tehdit politikaları devam ediyor. İnfaz yakmalar da tutsaklar için güncel bir sorun. Yeni oluşturulan İdare ve Gözlem Kurulu tutsakların infazını yakmada önemli rol oynuyor. Buna göre infazını tamamlamış tutsakların “iyi halli” olup olmadıkları değerlendiriliyor. Tutsaklar kurul tarafından 6 veya 3 ayda bir değerlendiriliyor. Geçtiğimiz aylarda Müslüm Cevahir Vurucu’nun infazı “hapishane imamına gitmediği” gerekçesiyle yakılmıştı. Sudan sebeplerle tutsakların infazı yakılıyor. “Suyu fazla kullanmış”, “pişman olup olmadığı”, “okuduğu kitaplar” vs. gibi gerekçeler tutsakların infazının yakılmasına sebep oluyor. İnfazı yakılmış tutsaklar arasında ağır hasta ve 30 yılını tamamlamış tutsaklar daha fazla bulunuyor.
EN AZ 138 TUTSAK TAHLİYE EDİLMEDİ
Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu’nun (MED TUHAD-FED) verilerine göre, yönetmeliğin uygulanmaya başlandığı Ocak 2021 yılından 1 Nisan 2023’e kadar en az 138 tutsağın tahliyesi keyfi gerekçelerle engellendi. Son dönemde ise en çok infaz yakan cezaevlerinin başında ise Bolu F Tipi ve Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi geliyor.
İNFAZ YAKMALARI SİSTEMLEŞTİ
İHD İzmir Şube Başkanı Zafer İncin, hapishanelerde İdare ve Gözlem Kurulu kararları ile sistemleşen infaz yakmaları değerlendirdi. İnfaz yakmaların özel bir uygulama olduğuna dikkat çeken İncin, bunun özelikle 30 yıllık tutsakların tahliyelerini engellemeye yönelik olduğunu belirtti. Tutsakların ideolojik ve siyasi olarak sindirilmeye çalışıldığını kaydeden İncin, “Cezaevi idaresi, savcısı, görevli memuru hatta psikologları İdare Gözlem Kurulu’nun himayesi altında ve oranın söyleminin dışına çıkmıyor. Burada kurul kendince toplanıp tutukluyla formalite bir görüşme yapıp oradan çıkacak takdir yetkisine dayanan bu süreç hukuka aykırı bir şekilde işliyor” dedi.
Yapılan düzenlemenin keyfiyete açık olduğunun altını çizen İncin, “Burada siyasi saikler ortaya çıkıyor. İdarenin mahpusa sorduğu sorulardan da aslında bir iradenin devrede olduğu, mahpusların etnik, siyasi olarak kategorize edildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Tutuklunun cezaevi içerisinde okuduğu kitap sayısı, kütüphaneden kitap alınmaması, idarenin emir ve taleplerine uyulmaması gibi keyfi gerekçelerle tutukluların infazı yakılıyor. Bu şekilde hem tutuklular hem de aileler mağdur ediliyor” diye belirtti.
EN YOĞUN: ŞAKRAN HAPİSHANESİ
Ege Bölgesi’nde en yoğun infaz yakmaların Şakran Kadın Kapalı Hapishanesinde olduğu bilgisini veren İncin, “Çok absürt gerekçeler var burada. Bulunduğu koğuşun örgüt koğuşu olduğu iddiası, kişiye ‘pişman mısın?’ tarzında soru sorulmasının hukukta, Anayasada hiçbir yeri yok. Mevcut yasalar bu durumu kabul etmiyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’deki hapishanelerin infaz koşullarının çok ağır olduğunu altını çizen İncin, “Süresi gelip tahliye edilmeyen insanların ikinci defa cezalandırılması dünyanın hiçbir yerinde yok. Burada hukuka aykırı olan, mağduriyetler barındıran yasal düzenlemenin iptal edilmesi, Türkiye’nin taraf olduğu evrensel bildirgeler esas alınarak koşulların düzeltilmesi gerekiyor” diye konuştu.